Aylık arşivler: Eylül 2011

Google 13 yaşında!

datarar

Dünyaca ünlü arama motoru Google’ın doğum günü bugün, yani 27 Eylül…

Google’nin kuruluş süreci, 1996 Ocak ayında Kaliforniya’daki Stanford Üniversitesi’nde doktora öğrencileri olan Larry Page ve Sergey Brin’in bir araştırma projesiyle başladı.

“googol” sözcüğü üzerinde orijinal bir imlâ değişikliği yapılarak, bu arama motoru Google olarak adlandırıldı, Google arama motoruyla insanlara büyük bir bilgi kaynağının sunulduğunu belirtmek için bu isim konulmuştu, çünkü googol on üzeri yüz rakamını ifade ediyordu. Başlangıçta Google; Stanford Üniversitesinin alt-alan adı olarakgoogle.stanford.edu alan adını kullandı.

Google bugün kullandığı alan adını 15 Eylül 1997′de etkinleştirdi ve Google şirketi resmen 27  Eylül 1998′de kuruldu. Şirketin merkezi arkadaşları Susan Wojcicki’nin Menlo Park, Kaliforniya’da bulunan garajı olarak belirlendi. Stanford Üniversitesinde doktora yapan bir öğrenci olan Craig Silverstein, ilk çalışan olarak işe alındı.

Bir yıl önceki rakam olan 931 milyon tekil ziyaretçi sayısındaki yüzde 8.4′lük bir artışla, 2001 Mayıs ayında; Google’nin tekil ziyaretçi sayısı ilk kez 1 milyarı buldu

Mikrodalga Fırın :)

Genç ve güzel sarışın, alışveriş merkezinin beyaz eşya Reyonuna girer ve satıcıya sorar:

– “Şu küçük televizyonu almayi düşünüyorum, fiyatı nedir?”

– “Kusura bakmayın hanımefendi sarışınlara satış yapmıyoruz.!”

Genç kadın sinirlenir, evine gider, saçının rengini değiştirir ve ertesi gün mağazaya geri gelir, aynı satıcıya yaklaşır ve:

– “Su küçük televizyonu satın almak istiyorum.” der.

– “Kusura bakmayın hanımefendi Sarışınlara satış yapmıyoruz.!”

Kadın iyice sinirlenmiştir, soluğu bir kuaförde alır, Bu defa köklü bir değişiklik yapar, hatta makyajindan, göz rengine o tam bir esmer bombadır artık… Aynı mağazaya gider, aynı satıcının yanındadir ertesi gün:

– “Su küçük sevimli beyaz renkli televizyon ne kadar ?”

– “Kusura bakmayın hanımefendi sarışınlara satış yapmıyoruz.!”

– “İnanmiyorum, nasıl anladınız sarışın olduğumu, üç gündür kendimi esmere çevirmek için yapmadığım kalmadi!”

– “Hanımefendi 3 gündür satın almaya calıştığınız şey mikrodalga fırın!”

Domain Seçimi

Bunları alırken birkaç önemli faktör mevcut… Öncelikle seo faktörü bunların başında geliyor..

-Aldığınız domain adı sitenizin içeriğiyle doğru orantılı olmalıdır… Örneğin mp3 kelimesiyle bir site açıcaksanız domainde mp3 kelimesinin geçmesi gerekmektedir.

-Alacağınız alan adının uzantısı önemlidir. (.tk-.cn-.cc-.ms) gibi uzantılar yerine (.com-.net-.org) gibi uzantılar uluslararası ve Türkiye piyasasında önemli etkileri vardır..Ve seo açısından önemlidir.

-Türkiye için gen.tr-web.tr gibi domainler .com-.org la eşit derecede sayılabilir.

Bu yüzden domain kayıt ederken isimleri seçiçi ve özgün bulmanız gerekmektedir..

Ayrıca diğer bir önemli faktörse site ismidir… Mesala internetten iyi anlamayan bir kullanıcı genelde adres satırına direk “bedavamp3indir.com” gibi yazılar yazıp girmektedir.Bu yüzden akılda kalıcı ve özgün isimler her zaman tercihimdir… Ayrıca .com domaini diğer domainlerden daha üstün gibi gözükür… Bu yüzden öncelik olarak .com domainine verebilirsiniz.

İnternet Dolandırıcılığından Korunma

Bugünlerde çok fazla olan “Dolandırıcılık” olaylarından bahsetmek istedim… Bu günlerde forum sitelerinde çok fazla karşımıza çıkıyor ”Bu firma beni dolandırdı” “Bu şahıs paramı vermiyor” gibi olaylar..

Öncelikle e-ticaret’in hızlı geliştiği ülkemizde beraberinde dolandırıcılık artmaya başladı… Kredi kartı dolandırıcıları, sahte siteler derken şimdi de normal şahıslar dolandırmada hız tanımıyorlar… Bu konuda bizim ülkemizin insanları söze çabuk güvendikleri için bir çok sorun yaşanıyor…

Öncelikle “Babanıza Güvenmeyin” lafı internette temel kural olarak algılanmalı!

Nasıl Önlemler Alırız?

  • Alışveriş yapıcağınız kişinin adını, soyadını, mail adresini ve diğer bilgilerini google aracılığıyla araştırın ve bilgi sahibi olun… Yaptığı ticari alışverişleri görün.
  • Eğer fazla bilgi yoksa bu kişi hakkında ticaretinizi gittigidiyor tarzı güvenilir siteler üzerinden yapın.
  • Her internet sitesi güvenilir diye bir kural yoktur..O yüzden kredi kartınızla veya paypal’inizle yaptığınız alışverişlerde sitenin güvenilir olup olmadığına dikkat ediniz.
  • Bir ürünü “Ucuzmuş bu hemen alıyım” düşüncesini bırakıp önce bir araştırma yapın site hakkında..Özellikle şirket olmayan ve vergi levhaları olmayan şirketlerin sitelerinden alışveriş yapmayın.
  • İkinci el ürün alımlarında ürünün detaylı fotoğraflarını,bilgilerini ve özelliklerini isteyin.
  • Script,site ve account satışlarında kişinin itrader bilgilerini ve daha önce kimle alışveriş yaptığına mutlaka bakın.Hatta alışveriş yaptığı kişileri bile araştırabilirsiniz.Fiyatı arasında fazla fark yoksa her zaman sıfır account veya script almaya bakın.
  • Her sitede kredi kartınızı ve paypal’inizi kullanmayın..Eğer çok fazla gereksinim duyuyorsanız bağlı olduğunuz bankadan sanal hesap açtırıp az bir limit koyup öyle alışveriş yapın.
  • Yüksek ücretle yapıcağınız alışverişlerde öncelikle kişiyle yüz yüze görüşmeyi deneyin..O da olmazsa tc kimlik numarasını ve diğer önemli bilgileri alın.

Bu önlemleri alarak internet dolandırıcılığından bir nebzede olsa korunmuş olabilirsiniz…

Ayrıca bilgisayarınızda kredi kartı kullanmadan önce mutlaka virüs programınız çalışır halde olsun ve sanal klavye yöntemiyle kredi kartı numaranızı girin.

Güvenilir bir e-ticaret için bu yollara dikkat etmeniz sizin açınızdan iyi olacaktır… 🙂

Okumaya devam et

Sadece Sınıfta Kaldım

En eski hikayelerden biri denemek istiyor insan ama şimdi kalp krizi var osu var busu var 🙂 Risk büyük, yapmamak lazım 😀 Buraya yazıyım da okuyun bakalım 🙂 Napalım derslerden geçmek oldukça zor 😀 Bir iki dersten kalıcaz mecburen… 😀

İstanbul’da universitede okuyan genç kız Ankara’daki babasına telefon etmiş:
-”Baba, meraba. Ben Lale….”
-”Ooooo. Güzel kızım benim. N’abersin bakalım?…”
-”Hiç sorma babacığım. Hiç keyfim yok valla…”
-”Hayırdır? Bi sorun mu var?… Kiz ağlamaya başlar; babası ise üzüntü ve merakla :
-”N’ooldu kızım? Anlatsana…”
-”Murat evi terketti. Boşanmak istiyormuş…”
-”Ne evi ? Ne boşanması? Sen ne zaman evlendin de boşanıyorsun?…”
-”Hani senin hiç hoşlanmadığın esrarkeş çocuk vardı ya. Ben onunla evlendim.”
-”Iyi halt ettin. Neyse, artık yapacak bir şey yok. Versin mahkemeye, hemen boşanın…”
-”Boşanalım ama benden 10 milyar istiyor. Eğer vermezsem, iyi zamanlarımızda çektiği çıplak fotograflarımı Internetten herkese yollayacakmış….”
-”Puuh. Rezil… Çıplak fotograf çektirdin, öyle mi?”
-”Ama babacığım. O benim kocamdı. Ne biliyim böyle bir şey yapacağını.”
-”Peki. Olan olmuş artık. Yarın havale ederim parayı…öğleden sonra Bankaya gidip çekersin; sonra da alıp yakarsın o kahrolası fotografları…”
-”Sağol baba. Eeee. Şey…Bir de kurtaj icin 2 milyara ihtiyacım var…” Adam artık iyice fenalaşır. Boğuk bir sesle konuşur:
-”Kurtaj mı ? Bir de hamile mi kaldın o çocuktan sen?…”
-”Aslında ondan değil… Zenci bir çocuk vardı…Zaten o yüzden ayrılıyoruz ya….” Adam bayılmak üzeredir. Nabzı yükselir, tansiyonu duşer, artık inleyerek konuşmaktadır:
-” Biz seni oraya okumaya yollamıştık. Sen ne haltlar çevirmissin. Allahım. Nedir bu başımıza gelenler…Okulu bititir bitirmez Ankara’ya dönüyorsun, yoksa kırarım bacaklarını…”
-”İstersen hemen dönebilirim babacığım. Ben geçen yıl okuldan atıldım çünkü…” Adam masanın üzerindeki soğuk su dolu sürahiyi başından aşağıya devirir ve ancak bu sekilde konusmasını sürdürebilir:
-”Okuldan mı atıldın? Hani birlikte avukatlık yapacaktık, zilli?…Eh ulan? Sen hele bi gel buraya. Ben sana yapacağımı bilirim. Evden dışarıya adım attırmıycam sana. İlk isteyenle de evlendiricem….”
-”O iş zor be baba. Biliyorsun, moda oldu, artık evlenmeden önce eşler birbirlerinden sağlık raporu istiyorlar… Pek iyi bi rapor sunacağımı zannetmiyorum ben…”
-”Allahım, çıldıracağım… Bir de cinsel hastalıklar haaa…..Kesin o zencidendir…”
-”Çok pis arkadasları vardı. Bilmem artik hangisinden kapmışımdır…” Güm diye bir ses duyulur. Adam kısa bir süre için kendinden geçmiştir; ancak hemen kendisini toparlayıp tekrar telefonu alır.
-”Hemen bu aksam dayını yolluyorum oraya. Seni alıp gelecek..”
-” Mahmutpasa Karakolu’ndayım… Gelirken kefalet icin de biraz para getirsin yanında…”
-”Karakol mu?…Bir de karakola mı düştün layyynnn? Ne yaptın?….”
-”Dün kafam çok bozuktu, çok içmişim. Araba kiralayıp dolaşmaya çıktım. O kafayla Arnavutköy’de kokorecci dükkanına girdim. Ama neyse ki kimse ölmedi. Dükkan sahibiyle kiralik araba firmasına biraz para vermek gerekir sanırım…” Adam artık iyice fenalaşmıştır. Hatta fenalaşmak ne kelime; adeta kahrolmuştur. Telefonda kısa bir sessizlik olur. Kız tekrar konuşmaya başlar:
-”Babacığım. Sakın üzülme. Bütün bunlar bir şakaydı. Ben sadece sınıfta kaldığımı söylemek için aramıştım…” Bunun üzerine adam sevinçle ve mutlulukla haykırır:
-”Canın sağolsun be güzelim, boşveeerrr. Okul da neymiş? Hiç mühim değil, tatlı canın sağolsun senin… 😀

Okul da neymiş? Hiç mühim değil, tatlı canın sağolsun senin…. 😀 aynen ya dimi ama 🙂
Okumaya devam et

Sosyal Medya Benim Olsaydı

Olayı tamamen manevi olarak düşünerek size etrafımdaki insanlarla internet site sahipleri arasındaki muhabbeti ortaya koymak istedim… Bir çok site sahibi yada bu işlerle uğraşan webmaster arkadaşlarımız bu muhabbetlere gerçek hayatta karşılaşmıştır ama ben yine de hayali olarak gerçekleşmesi çok mümkün sohbetleri yazmak istiyorum..

Facebook yada Twitter gibi popüler sitelerden birisinin sahibi siz olsaydınız nolurdu sizce?

Facebook’un sahibi olsam gecenin bir yarısında bir arkadaşım arar ve soracağı soru şu olurdu “Olum bi baksana lan benim yazdığım hatun beni niye kabul etmiyor? Bak bi engellemişse hesabını kapat yarın sana bi yemek ısmarlarım söz”

Yada alternatif muhabbetlere geçicek olursak; “Kanka bu xxx li hatunun ilişki durumuna baksana bi olm beni arkadaş olarak kabul etmiyor… İlişkisi yoksa yazıcam lan.”

Ha birde “Kanka olm seni şimdi 1 milyar insan tanıyor ya şu bizim facebook grubunu bi beğensen de arkadaşlarına davet etsen? (Grup: Müslümanım diyen 1 Milyar kişi bulurum :D)

Yaşlı amcalar gelip “şu bizim küçük oğlanın feysbukunu bi kapat sana zahmet ya… Kalkmıyor bilgisayar başından ders çalıştığı yok”..Güzel de bi not düşülür aslında 🙂 “Facebook hesabın komşu hikmet amcanın izniyle dondurulmuştur… Kalk git ders çalış

Yada kahvedeki muhabbeti düşünsenize oturmuş batak atıyoruz… Arka masadaki muhabbet “Ulan 15 dolarlık domainle paranın tuvalet kağıdı yaptı resmen ya..Baksana çayı bile iki şekerli içiyor… Para bok tabi“.

“Kanka ya şu follower sayıma bi kıyak geç lan… Olum orada o kadar şey yazıyorum lan 1-2 bin follower gönder lan”.

Bakkal amca “Şimdi sen benim reklamımı koymuyomusun girişe? Bundan sonra yasak bura sana… Git 100 metre aşağıdaki bakkaldan al..”

Yada youtube desen o tam bir komedi olur..

“Kanka olm 1080 p filmleri attım söyle senin elemanlara silip duruyor… Bi ağalığını görelim be… Film sitesi yaptık o kadar upload ediyoruz siliyor seninkiler.”

Yada bunların hepsine babamdan gelen tepki..”Anlamadığım şu siz o kadar büyük ofis açtınız da sattığınız ne lan? Olm dükkan da hiçbirşey yok ya..İnsan gider 2-3 bilgisayar filan satar.O dükkandan nasıl para kazanıyonuz lan… Pislik bi iş yok dimi? Bak vallaha bu yaşına geldin demem döverim ha.“.. (Babam benim bilgisayar konumu hep ticarete bağladığında nedense teknik servis oluyorum ben 😀 )

Yada annem “Olm bak o internet işinde kötü şeyler var diyorlar..Geçen sohbette kadın o senin sitene kötü dedi… Bak oradan fuhuş filan yapıyorlarmış… Sen kapat hadi başla namazına… Boşver bizim paramız bize yeter”

İşte bu yüzdendirdi ki bugün Türkiye’de böyle bir sistemi biz yazsaydık eğer, ki yazabilecek o kadar insanımız var, verilecek tepkiler bunlar olacaktı… 🙂

Okumaya devam et